Çocuklugumdaki Ramazan
"On bir ayın sultanı" denilen Ramazan ayı beni hep çocukluğuma, çocuk orucu tuttuğum günlere götürür. Subay olan babamın görevi icabı bulunduğumuz Kars'ın pazarcık köyünde, gerek iklim (neredeyse 9 ay kış olurdu) gerek başka şartlardan dolayı her türlü yokluğun yaşandığı o günlerde, illa da sahura kalkmak isterdim babacığımla, oruç tutsam, tutmasam, yarım tutsam bu adet yıllarca hiç değişmedi.
O yıllar tel dolapların olduğu yıllardı, yemekler günü gününe pişer, tüketilirdi. Buzdolapların, derin dondurucuların, televizyonun, bilgisayarın, i pad ve i pod'ların olmadığı yıllardı, bir manyetolu telefon, bir lüks lambası, bir de çalar saat ve küçük bir pilli radyomuz vardı. Tatlı uykumdan beni sahura uyandıran babamın sesini hala duyar gibiyim. Fırlardım yataktan. Tezekle yanan sobamız yakılmış, soframız ise kurulmuş olurdu.
Ramazan muhabbeti ile birlikte gelirdi. Sahurda açılan uykum ise hiç gelmek bilmezdi. Sofrada ki neşeli sohbet hiç bitmesin isterdim, babamın anlattığı hikayeleri, ki 'AYIKULAK' en sevdiğim hikayesi idi, tekrar tekrar dinlemek isterdim. Sahurda soframızın olmazsa olmazı mis kokulu şehriye pilavı, üzüm hoşafı ve İstanbul'dan gelin gelip anadolunun tüm icra köşelerinde binbir zorluğa katlanarak oradaki yaşama alışmaya çalışan annemin kış gelmeden hazırlayıp, gaz tenekelerine bastığı kavurma olurdu.
İftar vakti gelince cami'den gelen sesi duymadan, top patlasa bile sofraya el sürülmezdi. Önce kahvaltılıklar yenirdi, özellikle de karla soğutulan, kana kana içilen buz gibi bir bardak suyun ardından zeytin ve çay ile açılırdı oruç. Sonrasında mutlaka sıcacık bir çorba gelirdi sofraya. Bu ya tavuk suyuna düğün, ya tarhana ya da yoğurt çorbası olurdu.
Tatlının ise önemi çok büyüktü ancak o şartlarda asker tayını eşliğinde tahin pekmez imdada yetişirdi. Şimdilerde benim çocukluğumda yaşadığım bu heyecan ne yazık ki yok oldu. Eski ramazanlar, sevgi dolu büyüklerimiz artık hepsi mazi'de kaldılar. Ne Ramazanın ne de bayramın tadı kaldı. Ne güzel günlermiş onlar meğer, hala hatıralarımın en canlı yerinde durup duruyor.
Sevgiyle kalın!