Menu

Content

Sakız Adası ve Sakız Ağacı

Çeşme, Alaçatı tatilimin sonuna bir de Sakız Adası ilave olunca dünyalar benim oldu. Neolitik çağlardan beri gelişmekte olan Sakız adasını hep görmek isterdim. Çeşme limanından çıktıktan 35 dakika sonra vardık hayallerimdeki adaya.. İlk izlenimim büyük bir hayal kırıklığı oldu. Nedense diğer Yunan adalarına göre daha bakir, bakımsız ve fakir geldi bana. Güney kısmında dolaştığım birkaç köyde ilginç mimari yapılar ve sakız ağaçları dışında pek bişey bulamadım.

Ama Sakız adası demek damla sakızı demekmiş!  Egenin Kuzey doğusundaki bu hoş kokulu ada, bilindiği gibi şifalı damla sakızı ile dünyaca ünlü.  Avrupalıların kıymetli baharatları bulmak için yaptıkları seferlerde listenin başlarında yer alan damla sakızı, Kristof Kolomb?un Amerika seferinde de aradığı baharatlardan biri olarak tarihte yer alıyor. Eskiden Sakız adasında sadece tatlıda kullanılan damla sakızı şimdilerde kozmetikten, sanayi'e vazgeçilmezler arasına girmiş.

Günümüz mutfağında da farklı tatlara duyulan ihtiyaçtan dolayı çok kullanılan damla sakızının elde edilmesi çok uzun ve meşakkatli bir süreçten geçiyor. Beni bu seyahatte en çok ilgilendiren de rehberimizin sakız ağacı ile ilgili verdiği bilgiler oldu. Şimdi bunları sizlerle de paylaşmak istedim.  

Boyu 5 metreye kadar uzayabilen bodur ve reçineli sakız ağacı yaz kış yapraklı. Sakız ağacının da erkek ve dişisi var ve ağaçlar birbirinden farklı oluyor. Sakız dediğimiz meşhur madde ise bu ağacın gövdesindeki ince yarıklardan sızan ve havada donan bir reçine.

Ürettiği reçine sayesinde en kıymetli bitkilerden biri olarak tanınan bu ağacın kökleri 25 metre derinlere kadar gidiyor. Dolayısı ile yakın süre de geçirdiği ada yangınında telef olan ağaçlar yeniden canlanmaya başlamış bile.

.Damla sakızı bizim gördüğümüz haline gelene kadar bir çok zorlu aşamadan geçiyor. Yaz ayları gelince ağaç köklerinin etrafındaki toprak temizlenip, geniş daireler çizilerek düzleştiriliyor. Ardından "masa" denilen şekil veriliyor, ağacın ana dalları ve gövdesi de temizlenip, ağacın altında temizlenen yüzeye beyaz toprak seriliyor. Ağacın dallarına ve gövdesine  "nakışlama" denilen 1,5 santim uzunluğu ve 0.5 santim derinliği olan çizikler atılıyor. Bu işlem aynı ağaca 5-6 hafta boyunca gövdesinden dallarına doğru olmak üzere haftada 2 kez yapılıyor.

Çiziklerin atılışından 10-12 gün sonra ağacın reçinesi (mastik) beyaz toprağa akmaya başlıyor ve donuyor. Timitri denilen özel bir aletle toplanan sakızlar birbirine yapışmasın diye katlı hasır ya da tahta kutular içinde serin bir yerde saklanıyor. İlk toplamanın ardından ikinci nakışlama yapılarak son toplanmaya geçiliyor. Bu arada üreticinin en büyük korkusu ise yağmurmuş. Elekten geçirme ve sabunla yıkama işlemleri ardından kurutulup Sakız Adası Damla Sakızı Birliği fabrikalarına veriliyor.
Sakızın gizli olarak satılması hem Cenovalılar, hem de Türkler zamanında uzuvlarının kesilmesinden ölüme kadar uzanan ağır cezalarla sonuçlanırmış. Şimdi de ağır cezası varmış.

1566 yılında Osmanlılar tarafından işgal edilen ve 1912'ye kadar yönetilen Sakız bu tarihte özgürlüğünü kazanıp Yunanistana bağlanıyor. Aramızda uzun yıllar süren bir gerginlik döneminden sonra güzel bir dostluğun başladığı bugünlerde ada halkı tüm içtenlikleri ile Türkleri adalarına davet ediyorlar. Bu arada ne kadar doğru bilemediğim ama Ada'lılardan duyduğum meşhur "Sakızlılar ikişer ikişer gezer" sözünü sizlerle de paylaşmadan yapamadım. Bunun yorumu ise şöyle:

Osmanlı işgali altındaki yıllarda yolda karşılaştığı her Rum'a kendini sırtında taşımaya zorunlu bırakırmış Osmanlılar. Sakız'lılar da yolda ikişer ikişer gezermiş ve uzaktan Türk'ün yaklaştığını görünce hemen biri diğerinin sırtına çıkarmış ki Osmanlı yükünden kurtulsun.Tarihsel açıdan ne kadar doğru bilemiyorum ama halkın kurnaz ve keskin bir zekası olduğu kesin.

Diğer adalara göre daha sıcak bir karşılanış gördüğüm Sakız adasına belki bir gün yine giderim. Dolaşamadığım köylerini görüp daha iyi tanıma fırsatı bulabilirim. Şimdilik hoşça kalın!

 

 

 

Baglan veya Yeni Kayit

fb iconLog in with Facebook